24 Şubat 2013 Pazar

Kanserde çözüme doğru

Deri kanserinin en tehlikeli versiyonu olan melanomda iki temel yenilik yaşanıyor.

BUNDAN birkaç yıl önce, kanserin birçok formunda tıbbın neredeyse körleme ilerlemesi karşısında bazı bilim insanları ÅŸunu iddia ettiler: “Kanser tedavisi bir bilim deÄŸil, sanattır.”

Meme ve prostat gibi artık uluslararası boyutta bir standarda kavuÅŸmuÅŸ türler deÄŸil söz konusu olan. Ama bazı kanserlerde bırakın hastalığın geliÅŸme sebebini, çoÄŸu zaman karşılarındaki tümörün yapısını dahi çözememeleri… İlk yıl içinde hayatta kalma oranlarının hastalığın yayılıp metastas yaptığı 4. Evre’de yüzde 5′i bile geçememesi… Doktorların müdahalede sadece sezgileri ve yaratıcılıklarıyla ilerlemeleri yüzünden “Buna bilim denilmez” dediler. Çünkü ne hastanın tedaviye nasıl cevap vereceÄŸi biliniyor… Ne olası yan etkiler… Ne de yayılma riski olup olmadığı… Tek bilinen, o umutsuz istatistikler. Yapılan iÅŸ ise rakamlara karşı sürdürülen bir istisna olma mücadelesi… İşte melanom, tıp dünyasında birçoÄŸunun “sanat” olduÄŸunu iddia ettiÄŸi o kanser türlerinin başında geliyor.

KOD ADI: HEDEFLİ TERAPİ

Deri kanserinin en tehlikeli versiyonu sayılan melanomda, tedavinin kesinlik isteyen bir bilime dönüştürülmesinde en etkin çabalar son iki yıl içinde ortaya çıktı. O çabaların bugün en yoÄŸunlaÅŸtığı yerlerin başında ise Houston’daki MD Anderson Kanser Merkezi var.
Hastanede melanoma karşı süren savaşın koordinasyonunu cerrahiden Dr. Jeffrey Gershenwald ve medikal onkolojiden Dr. Michael Davies yürütüyor. “Kemoterapiye karşı dayanıklılık ve her yere kolayca yayılma riski, melanomun en ayırt edici özelliÄŸi” diyen Dr. Davies, bugün melonoma karşı sürdürülen savaşın iki önemli cephesi olduÄŸunu anlattı:
1) Bağışıklık sistemini manipüle edip vücudun kanserli hücrelere saldırmasını sağlayacak ilaç geliştirme çalışmaları.
2) Kanser tümörünün genetik analizi sonucu belirlenecek mutasyona uğramış genlere etki edecek hedefli terapi (targeted therapy).
Melanom tedavisinde bağışıklık sistemini hedef alan ilaçların en yaygın kullanılanı Interleukin 2 (IL-2). Ancak hastaya yüksek dozda verilince yarattığı riskler nedeniyle yoÄŸun bakım koÅŸullarında uygulanan ilaç, Dr. Davies’in ifadesiyle bu alandaki “en toksik” tedavi. Özellikle de kan basıncında yarattığı olumsuz etkiler nedeniyle. İşte melanomda ÅŸu anda yaÅŸanan dönüşüm, dozu düşürülen IL-2 ile birlikte kombine edilen ve Yervoy adıyla satışa sunulan ipilimumab ilacı.

AMAÇ FRENİ KALDIRMAK

İlacı geliÅŸtiren kiÅŸi, daha önce ulusal sıralamalarda iki numaralı kanser merkezi Memorial Sloan-Kettering’de çalışan Dr. Jim Allison. Åžimdi bir numaralı MD Anderson’ın kadrosunda. BMS ilaç ÅŸirketi ile ortak bir çalışma yürüten Allison, 90′ların sonunda, bağışıklık sisteminin vücudun kendi dokularına saldırmasını önleyen CTLA-4 adlı bir molekül keÅŸfediyor. Ve bu molekülü hedefleyip bağışıklık sistemindeki T hücrelerinin melanom hücrelerini algılayıp bunları yok etmesini önleyen freni iptal edecek bir ilaç geliÅŸtirme çabasına giriÅŸiyor. Uzun yıllar süren araÅŸtırmalar ve klinik deneylerin ardından da Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nden (FDA) bundan tam iki yıl önce, 2011′de onay almayı baÅŸarıyor.
Dr. Davies, “İlaç öylesine baÅŸarılı oldu ki, 5 yıllık yaÅŸam süresine dahil olan ileri evrelerdeki hastaların sayısını yüzde 25 artırdık” dedi. Üç hafta boyunca klinik koÅŸullarda verilen ipilimumab’in asıl en büyük avantajlarından birinin ise ÅŸimdiye kadar belirlenmiÅŸ hiçbir yan etkisi bulunmaması olduÄŸunu söyledi.

KLİNİK DENEY
BRAF genini durduran kombinasyon hangisi

BUGÜN erken evrelerde önce halen cerrahi müdahale gerektiren melanoma karşı, ileri evrelerde uygulanan en etkili yöntem ise bağışıklık sistemine yönelik ilaçlarla birlikte uygulanan “hedefli terapi” ilaçları. MD Anderson’da uygulanan hedefli terapinin öyküsü, ileri evrelerde tıbbın çaresizliÄŸi karşısında dünyanın birçok yerinden hastaların neden MD Anderson gibi ABD’deki üst düzey araÅŸtırma hastanelerine geldiklerini de açıklıyor. Kanser tümörünün biyolojik yapısını çözüp gen sıralamasını çıkartan ve kansere neden olduÄŸu düşünülen mutasyona uÄŸramış geni önleyici ilaçlar yaratmayı amaçlayan “hedefli terapi”, önce ilk kez bu merkezlerde deneniyor. Ve üç aÅŸamalı FDA onayı verilmesinden önce bu ilaçların klinik deneyleri sadece buralarda yapılıyor. Öyle olunca, bu tür ilaçların daha onay almamışken bir netice üretme ihtimali karşısında, maddi gücü olan herkes bir umutla buralara koÅŸuyor.

YÜZDE 50 MUTASYON

Melanomdaki hedefli terapide, hastalığın, vakaların yüzde 50′sinde mutasyona uÄŸrayan BRAF geninden kaynaklandığını keÅŸfeden Dr. Andy Futreal da bugün MD Anderson’da. Ve BRAF genine karşı ürettiÄŸi Vemurafenib adlı enzim önleyiciyi yine uzun yıllardır MD Anderson’da deniyor. İlaç, burada elde edilen baÅŸarılı sonuçların ardından 2011′de aldığı FDA onayıyla artık her yerde uygulanıyor. Dr. Gershenwald, bu ilaçla vakaların yüzde 90′ında tümörü küçültmeyi baÅŸardıklarını anlattı. Ancak sorun, bir yıl içinde tümör ilaca karşı direnç geliÅŸtiriyor ve küçülme duruyor. Bu durumda Dabrafenib ve Trametinib adlı iki ilacın kombinasyonunu kullanıyorlar ki, Dr. Davies, bununla birçok vakada tümörü çok daha fazla kontrol altına alabildiklerini söyledi. Hatta bu ilaçların erken evrelerde nasıl sonuç verdiÄŸini de araÅŸtırmaya baÅŸladıklarını anlattı.

SON TEKNOLOJİ
Proton terapi merkezi bir lüks mü değil mi?

KANSER tedavisinin sonuçları üzerine yapılan araÅŸtırmalar, tıbbın kansere karşı daha baÅŸarılı olduÄŸu meme, prostat, çocuklarda lösemi gibi hastalıklarda saÄŸlık sektörünün görece homojen olduÄŸunu gösteriyor. Bu demek oluyor ki, örneÄŸin üçlü negatif tipi olmadığı sürece bir meme kanseri vakasında MD Anderson’da göreceÄŸiniz tedavi ile size Türkiye’de üst düzey bir hastanede uygulanacak tedavi yüzde 90 oranda aynı. Fark, ölüm oranlarının yüksek olduÄŸu, melanom türü daha komplike kanser türlerinde ortaya çıkıyor. Ve MD Anderson gibi hastanelerin yürüttükleri klinik deneyler ve kullandıkları üst düzey ekipmanlarla bu kanser türlerine karşı geliÅŸtirecekleri tedavi sizin yakınınızdaki hastaneye ulaÅŸacak kadar fizibıl bir hale gelinceye dek, sadece bu hastanelerde yatanların bir nebze de olsa hayatta kalma ÅŸansı oluyor. Bunun en tipik örneÄŸi, MD Anderson’da gezdiÄŸim, dünyada sayısı 40′ı geçmeyen ve Türkiye’de bulunmayan proton terapi merkezi. Merkezin direktörü Dr. Anita Mahajan ile geziyoruz. Maliyeti 200 milyon dolar civarında olan 2006′dan beri hizmet veren bölümde yılda 1000 hasta tedavi ettiklerini, bunların 150′sinin ise çocuklar olduÄŸunu söylüyor. Ne kadar pahalı olursa olsun, kanser hastası çocukları radyoterapinin yan etkilerinden korumak için yaptıkları iÅŸin ne kadar önemli olduÄŸunu anlatıyor. Bir lüks mü?.. ÖrneÄŸin proton terapi merkezi olmayan Cleveland Clinic’in temsilcilerine göre evet. Ancak orada yapılacak çalışmaların kansere karşı bir kapı açma ihtimali de her zaman mevcut. KonuÅŸuyoruz. “Önümüzdeki hafta Kürdistan’a gidiyorum” dedi bir ara Dr. Mahajan. “Neden” dedim. “Bir proton terapi merkezi kurmak istiyorlar, bilgi istediler” dedi. “Türkiye’den bir talep oldu mu” dedim. “Ben duymadım” dedi.

Solaryum kısıtlansın

MELANOM, MD Anderson’ın geçen yıl baÅŸlattığı ve altı kanser türünü dahil ettiÄŸi “Ay Yolculukları” programının da bir parçası. İsmi koyulurken, ABD’nin eski baÅŸkanı John F. Kennedy’nin 50 yıl önce Houston’da yaptığı ve Ay’a gitme hedefi belirlediÄŸi konuÅŸmadan ilham alınarak oluÅŸturulan program, bu kanser türlerinde ölümleri ortadan kaldırmayı hedefliyor. Tek bir ilaç ya da tedavi ÅŸekli deÄŸil. Önleme, teÅŸhis ve tedaviden oluÅŸan üç ayaklı bir proje bu. Ve iÅŸin önleme kısmında, yasa yapıcılara ulaşıp çeÅŸitli düzenlemeler kabul edilmesini isteyecek kadar aktifler. ÖrneÄŸin melanoma karşı mücadele kapsamında hastanenin yer aldığı Teksas Eyaleti’nde 21 yaşından küçüklere solaryumun yasaklanmasını istiyorlar. Bunun için de Brezilya’nın solaryumları tamamen yasaklamasını örnek gösteriyorlar. Dr. Davies, ABD’deki 100 ÅŸehirde, orada bulunan McDonald’s ve Starbucks’ların toplamından daha fazla sayıda solaryum olduÄŸunu hatırlatıp, iÅŸin nasıl bir çılgınlık haline geldiÄŸini aktardı. Ve melanoma neden olan en büyük sebeplerden biri olduÄŸunu söylediÄŸi güneÅŸ yataklarının tehlikesini herkese anlatacaklarını söyledi.

Çocuklar korkmayın

MELANOMUN önlenmesinde en önemli kısım, çocukların güneÅŸ yanıklarına maruz kalmalarının önüne geçilmesi. MD Anderson’da baÅŸta melanom, çocuk kanserleriyle ilgilenen Dr. Dennis Hughes, ABD genelinde her yıl 700-1000 çocuÄŸa melanom teÅŸhisi konulduÄŸunu söyleyerek, “Bunun genetik dahil birçok sebebi var, sadece güneÅŸ diyemeyiz. Ama ÅŸunu da biliyoruz ki, çocukken yaÅŸanan güneÅŸ yanmaları, büyük yaÅŸlarda melanoma neden olabiliyor. O yüzden ailelerin çocuklarını kesinlikle güneÅŸ yanmalarından korumaları gerekiyor.”
Dr. Hughes, çocuk vakalarını erken teÅŸhiste yüzde 70-80 ameliyatla iyileÅŸtirdiklerini, geri kalana yakın takip ya da ilaç uyguladıklarını anlattı. MD Anderson’da 8 yıldır ameliyat yaptığı 100′e yakın çocuÄŸun hiçbirinde de hastalığın tekrarına rastlanmadığını belirtti: “Ameliyat ettiÄŸim çocuklara ‘Hayatınızda mutlaka bir kez daha bunu yaÅŸayacaksınız. Ama merak etmeyin, dedeleriniz gibi de yaÅŸlanacaksınız’ diyorum. O çocuklar kendilerine dikkat ettikleri gibi okulda arkadaÅŸlarına da bunun bilincini aşılıyorlar. Böylece kansere karşı gönüllü bir eÄŸitmene dönüşüyorlar.”

YARIN:
Meme kanseri tedavisinde son
teknikler…



Kanserde çözüme doğru

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder